4 Aralık 2014 Perşembe

Canyoning- Kanyon Geçişi


     Bu hafta sizleri büyülü bir sporla tanıştıracağım. Bir insan, potansiyelinin - gücünün farkına nasıl varır merak ediyorsanız cevap bu sporda gizli.  Zaman zaman rafting gibi azgın suların aktığı, zaman zaman mağaracılık gibi yüksek kayalar arasında güneş ışığının kaybolduğu, zaman zaman dağcılık gibi iple inişlerin gerektiği, zaman zaman da treeking gibi büyülü bir atmosferde uzun yürüyüşlerin yapıldığı aksiyon dolu çokca da keyifli bir deneyim. Kocaman kocaman kayaları, buz gibi şelaleleri su birikintilerini aşarken kendinizi keşfedecek, gücünüzün farkına varacaksınız.





 Basit anlamda kanyon geçişi, kanyonun doğduğu zirve noktasından başlayıp ip inişleriyle, su birikintilerinden geçişlerle ilerleyerek bitiminden çıkmaktır.


    Her kanyonun oluşum yapısı birbirinden farklı olduğu için daha önceden geçtiğiniz bir kanyonda kullandığınız teknik bir başka kanyonda işe yaramayabilir. Kanyon geçişinin diğer doğa sporlarını barındırmasının sebebi de budur. Bir kanyonda sık sık iple iniş yaparken bir diğerinde sık sık suya girmeniz gerekebilir. Kısa kanyon ya da uzun kanyon diye bir şey yoktur, kanyon geçişi tamamen sizin sınırlarınıza, gücünüze bağlı olarak değişir. Her kanyonun kendine özgü bir geçiş yapısı ve riskleri vardır.



    Profesyonel bir şekilde kanyon geçişi yapmak için dağcılık, kaya tırmanışı, kampçılık, yüzme, doğada yön bulma ve ilk yardım gibi becerilere sahip olmak gerekir. Kanyon geçişinin bu kadar tecrübe gerektirmesinin sebebi kanyon girişinden sonra çıkışın belki de kilometrelerce uzaklıkta olmasıdır. Yani önemli olan kanyona girebilmek değil, çıkabilmektir:)

Kanyona ilk girdiğinizde kendinizi köşeye sıkışmış hissedersiniz. İki tarafınızda yükselen devasa kayalar, daracık geçişler, kaybolan güneş ışığı, zaman zaman karşınıza çıkan buz gibi bir su ve aşmanız gereken bir sürü engel... Hepsi gücünüzü ortaya koymak ve motivasyonunuzu arttırmak için mükemmel fırsatlar. Bir süre sonra bu duruma adapte olur ve keyfini çıkarmaya başlarsınız.

Bu kadar teknik bilginin gerekliliğinden bahsettikten sonra gözünüz korkmasın. Özellikle uzman bir rehber eğliğinde daha önceden belirlenmiş parkurlarda yapılan canyoning turları tamamen güvenli ve her yaştan, herkes tarafından rahatlıkla yapılabilir. Yani canyoningi turistik amaçlı yapıyorsanız işiniz oldukça kolay. Çünkü geçeceğiniz kanyon önceden keşfedilip hazırlanmış, gerekli yerlere ipler döşenmiş, hangi noktada ne yapılacağı, hangi tekniğin kullanılacağı önceden belirlenmiş oluyor. Zaten profesyonel geçişlerle arasındaki en büyük fark da budur. Rota aramak, nerede ne yapılacağını düşünmek gibi bir zorunluluğunuz yoktur.




Artık siz de bu büyülü ortamı keşfetmek için hazırsınız... 





















Kaynak: http://www.zirvedagcilik.net/kanyoning-p-188.html

29 Kasım 2014 Cumartesi

Kiteboard



 
    Kışın karla kapla dağ yamaçlarında yaptığımız snowboarding ile havada özgürce uçtuğumuz paraşütü birleştirmişler. Sonra da adrenalinin zirve yaptığı extremlerin de extremi muhteşem bir spor doğmuş. Kiteboard... Tüm dünyada yeni yeni adını duyurmaya başlayan ve tüm kuralları resmen altüst eden bir aktivite!!!



  Rüzgar gücünün kullanılarak, vücuda bir kemerle bağlı paraşütü ayaktaki board ile dengeleyince su üzerinde rüzgarla yarışırcasına kaymaya başlanır. Böyle okununca çok kolay gözüküyor ancak bunun için uzman bir eğitmen eşliğinde yeterince eğitim almak gerekir. Tabi bir de yeterince pratik...Extreme sporlar içinde en fazla teknik ve güç gerektirenlerden biri denilebilir. 

   




     Esen rüzgar paraşütünüzü doldurduğu anda sizi belinizden çekmeye başlayacak ve elinizdeki kontrol ipleri ile rüzgara hakim olmaya çalışacaksınız. Uçurtma havadayken çekiş gücünün az veya fazla olması, uçurtmanın rüzgar pencerenizde farklı güç bölgelerinde bulunmasıyla gerçekleşir. Bu güç noktalarında bulunabilmesi, uçurtmanın rüzgara göre pozisyonuna bağlıdır. Uçurtmayı rüzgar penceresinde farklı güç noktalarında bulundurma durumu Kontrol Barı’nı nasıl kullandığınız ile alakalıdır. Kontrol Barı’nı sert kullanırsanız, rüzgar da size sert davranacaktır:)

  

     Yaşanabilecek tehlikeleri en aza indirgemek için malzemelerinizi spor bittikten sonra tuzlu sudan arındırın bu sayede malzemelerde meydana gelebilecek aşınmaları en aza indirgemiş olursunuz. Rüzgarın şiddetini tahmin etmeye çalışın. Kiteboard yapacağınız suyu iyice tanıyın, kayalık, taşlık alan, batık, sığ alanlar varsa önceden tespit edin. Güvenlik ipinizin bulunduğundan  ve çalışıyor olduğundan emin olun.




    Uzun uğraşlar sonucu gerekli eğitimi aldıktan sonra rüzgarı kullanarak havada dönüşler, sıçramalar yapıp taklalar atarak adrenalini doruklara taşıyacağınızdan emin olabilirsiniz:)

19 Kasım 2014 Çarşamba

36. Avrasya Maratonu


    Herkese merhaba. Bu haftaki yazımda hocamızın teşviğiyle katılma fırsatı bulduğumuz 36. Avrasya Maratonu'ndan bahsetmek istiyorum.

    16 Kasım sabahı erkenden uyanıp Altunizade'ye gitmek üzere yola koyulduk. Pazar pazar yollarda kimse olmaz hemencecik ulaşırım diye düşünürken aslında hiç de öyle olmadığının farkına vardım. Vapurlar, otobüsler her taraf maratona katılan sporcularla doluydu. Oldukça mutlu edici bir manzaraydı bu:)


    Uzun çabalar sonucu Altunizade'ye vardık. Maratona inanılmaz bir katılım vardı, her yer çok kabalıktı. Biz son gelenler arasında olduğumuz için 4. start ile yürüyüşe başlayacaktık. Haliyle en çok bekleyen grup olduk. Organizasyon görevlileri sabırsızlanan sporcuları oyalamak için açma germe hareketleri yaptırıyordu, ancak onlara uyan yoktu:) Zaten o kalabalığın arasında adım atacak yer yokken açma germe hareketleri yapmak biraz imkansızdı.


    Bekleme sırasında etraftakilere şöyle bir bakınca herkes bir amaç için oradaydı. Kimisi yeşili korumak, kimisi kadın ve çocuk haklarını savunmak, kimisi hastalıklarla ilgili farkındalık yaratmak için oradaydı. Herkesin dikkat çekmek istediği bir şeyler vardı.


 


  En sonunda start verildi. Yürüyüş başladı. Hava kapalı ve zaman zaman yağmurlu olmasına rağmen yürüyüş çok keyifli geçti. Bir de köprüye varınca o manzaranın verdiği keyif başka hiç bir sporda yoktur heralde. Asya kıtasında Avrupa kıtasına yürüyerek geçmek hepimiz için çok güzel bir deneyim ve mutluluk oldu. Yürüyüş esnasında karşımıza çıkan espirili pankartlar, dans edenler, kostüm giymiş insanlar, Boğaz'da kahvaltı mantığıyla pazarlama yapan seyyar satıcılar, bir amaç uğruna koşan sporcular ve daha birçok etken 37. Maratona katılmak için şimdiden heyecanlandırdı bizi:)



11 Kasım 2014 Salı

Kanoculuk

   Kanoculuk kano adını verdiğimiz bir tür sandal ve kürek yardımıyla yapılan bir su sporudur. Ülkemizin 3 tarafı denizle, her tarafı nehir ve göllerle çevrili olmasına rağmen kanoculuk yazları turistik bölgelerde yapılan aktivite dışına çıkamamıştır. Kanoculuk gezme, balık avlama ve spor yapma amaçlı olarak farklı farklı aktivitelerde kullanılabilir. Rafting yapılan bölgelerin hemen hemen çoğu kanoya da elverişlidir.



   Farklı aktiviteler için farklı kano türleri bulunur. Bazıları keyifli bir gezi için dizayn edilirken bazıları yarışlar için dizayn edilmektedir. Uzunluk ve genişlik kanonun yapabileceği hızı etkiler. Kıvrılan ve hızlı akan bir nehirde kano yapmayı düşünüyorsanuz uzun ve dar kanoları seçmelisiniz, bu sayede daha hızlı hareket edersiniz. Ama unutmayın ki kanonun genişliği azaldıkça daha hızlı gitmesine rağmen suyun üzerinde sabit bir şekilde durmak zorlaşır.



     Kano esnasında kürek çekmenin birkaç püf noktası bulunmaktadır. Bunlardan biri küreği tutarken ellerinizi birbirinden ne kadar çok uzaklaştırırsanız harcadığınız enerji okadar azalır. Küreği tutarken ellerinizi birbirine yaklaştırırsanız daha çok enerji harcarsınız. Diğer bir püf nokta ise vücudunuzu iki ayrı parçaymış gibi kullanabilmenizdir. Kürek çekerken belinizin üstünün hareket etmesi gerekirken, kanoyu sağa ya da sola yatırmak istediğinizde belinizin altı hareket etmelidir. Üçüncü ve en önemli püf nokta ise kürek çekerken hem sağa hem sola eşit enerji harcamalısınız. Bu sayede kanonun gittiği yönü sabit şekilde tutabilirsiniz.








     
      Kanoculuk tamamen deneyime dayalıdır. Teorik olarak ne kadar çok şey dinlemiş olursanız olun pratiğe geçmeden tam anlamıyla kanoyu öğrenmiş olmazsınız. İlk kez kano yapmaya gidenlerin ilk günleri oldukça keyifli geçer. Bir taraftan dengede kalmaya çalışırken diğer taraftan kürek çekmeyi başardığınız an kanonun muhteşem keyfine varmaya başlarsınız.

   Kano yaparken can yeleği giymek güvenlik açısından önemlidir. Suyun akış hızının fazla olduğu sularda mutlaka kask takmak gerekmektedir. Bu sayede, meydana gelebilecek bir kazada riski minimuma indirgemiş olursunuz. Ayrıca kanoyla açılmadan önce hava durumunu kontrol etmekte ve ona göre giyinmekte de fayda vardır:)















4 Kasım 2014 Salı

Kampçılık

   Doğa sporları içinde doğayla en çok başbaşa kaldığımız sporların başında geliyor kampçılık. Her kampçının hayatı boyunca vazgeçilmezidir doğayla ve tabiki kendiyle başbaşa kalmak. Doğa sporlarının ayrılmaz bir parçası olan kampçılık insanda heyecan, bağımlılık ve çokca da keyif yaratıyor. Doğanın insanda yarattığı bu keyfe karşı bizim de ona saygıyla yaklaşmamız gerekiyor. Kampçılıkta en önemli unsurdur doğaya saygı; bu yüzden kamp yerini belirlerken doğaya zarar vermeden, doğanın bir misafiri olduğumuzu untumadan aktivitelerimizi devam ettirmeliyiz.


   Kamp yeri seçerken mevcut ve daha önceden kullanılarak tahrip olmuş yerler, kayalık ya da kar ile kaplı alanlar, kumlu, topraklı veya çakıllı zeminler, ormanlık alanlarda ise açık, bitkisiz, ölü bitkilerle kaplı alanlar tercih edilmelidir. Böylece doğaya verilecek zarar minimuma indirgenmiş olur. Vahşi hayvanların geçiş yolları, dere yatakları, çığ veya kaya düşme riski olan yerlerde ise güvenliğiniz açısından kesinlikle kamp yapılmamalıdır.

   Kamp boyunca uyulması gereken, doğaya en az zarar verecek kurallara bakalım:

  • Kamp alanına gelirken ve yürüyüşleriniz esnasında daha önce kullanılmış, mevcut patikalardan faydalanın.
  • Mümkün olduğunca daha önce kamp yapılmış alanları kullanın.
  • Bitki örtüsü ve kayalık yapılar gibi çevre dokularını bozmayın.
  • Ateş yakacaksanız daha önceden ateş yakılmış yerleri tercih edin ama önceliğiniz kamp ocağı kullanmak olsun. Giderken ateşinizi söndürdüğünüzden mutlaka emin olun!!!
  • Temizlik ihtiyaçlarınızı kamp alanını ve su kaynaklarını kirletmeyecek şekilde yapın.
  • Kamp sonrası tüm çöplerinizi topladığınızdan emin olun, hatta her gelen kampçı kamp alanında önceden unutulmuş çöpleri de toplasa ne güzel olurdu:)
  
  Kampa giderken yanınızda bulundurmanız gereken temel malzemelere bakacak olursak çadır, mevsime göre giysiler ve kişisel yağmurluk, uyku tulumu, aydınlatıcı fener, pusula, kullanım amacınıza göre matara ya da termos, ateş yakmak için çakmak ya da kibrit, bıçak ya da makas ve ilk yardım çantası başta gelen malzemelerdir. 

   
Şimdi geriye sadece kendi ellerinizle pişirdiğiniz yemekler, sıcak bir uyku tulumu, güneşin batışı,  sessiz bir gece ve yıldızları düşlemek kaldı:)



 












Kaynak: http://www.patikatrek.com/gezi/kampcilik/11.html 

28 Ekim 2014 Salı

Yelken Kanat - Delta Kanat

   Yelken kanat ya da diğer adıyla delta kanat, planörcülüğün ve yamaç paraşütünün karışımından oluşan bir hava sporudur. Ancak her ikisinden de daha ucuz ve daha kolay bir hava taşıtına ihtiyaç duyar. Alüminyum ya da kompozitten yapılmış iskeletinin bir kumaş ile kaplanmasıyla yapılmış bir kanattan ve onun altına pilotun binmesi için asılı biçimde bağlanmış bir tutunma düzeneğinden oluşur. Bu kanat delta (Δ) biçiminde olduğu için çoğu zaman yelken kanat yerine delta kanat denilmektedir.


   15 ile 35 kg arasında değişen ağırlığı ve 25 ile 140 km/sa arasında değişen hızı vardır. Yelken kanat ile yüksek bir tepeden koşarak kalkış yapılabilir ve saatlerce havada kalınabilir. Yükselen hava akımlarını yakalaması sayesinde binlerce metreye yükselebilir ve bulut tabanına ulaşıp buluttan buluta atlayarak uzun mesafe uçabilir.

   Yamaçparaşütüyle aralarındaki farka bakacak olursak, Yelken kanatın sert bir iskeleti vardır ve ciddi türbülanslara karşı dayanıklıdır. Yamaçparaşütünün aldığı mesafenin iki katını iki katı hızla alabilir. Bir paraşüt katlanıp çanta gibi taşınırken yelken kanatın en az 4-5 metre uzunluğunda bir paket halinde taşınması gerekir. Yamaçparaşütü yavaş uçtuğu için dar alanlara kolaylıkla iniş yapabilir. Ancak yelken kanat daha hızlı uçtuğu için dar alanlara iniş yapamaz. 

   Her sporda olduğu gibi yelken kanatta da  uçuşa çıkmadan önce takılması gereken bazı malzemeler vardır. Bunlardan biri koruyucu kasktır. Diğerleri ise iniş sırasında ayak sağlığınızı korumak için çorap, uzun pantolon ve koruyucu bilekliği olan ayakkabıdır. Sıcak havalarda tişört gibi ince giysiler giyilebilirken soğuk havalarda mutlaka kalın giysiler giyilmelidir. Havada oluşabilecek herhangi bir olumsuzluğa karşı tehlikeyi en aza indirmek adına uçuş sırasında yanınızda mutlaka paraşüt bulunmalıdır.

   Ölüdeniz, Fethiye, Kaş, Kemer, Antalya ve Alanya Türkiye'de yelken kanat uçuşlarının yapıldığı başlıca yerlerdir. 






Kaynaklar: 





24 Ekim 2014 Cuma

Rafting

   Rafting, akış hızı ortalamanın üstünde olan nehirler üzerinde yapılan ekstrem bir doğa sporudur. “Raft” adı verilen bot ile, oldukça azgın bir şekilde akan nehre karşı verilen bir mücadeledir. 6 – 8 kişi arasında oluşan ekipler ile yapılan bu spor için ekip arkadaşlarınız ile tam bir uyum içerisinde olmanız gerekiyor. Rafting sporunun bu özelliği sayesinde çoğu şirket birbirleriyle uyum içinde çalışmayı göstermek amacıyla ekiplerini rafting yapmaya götürüyor.


   Rafting yapabilmek için uzunca bir eğitimden geçmeye gerek yoktur. Spora başlamadan önce yapılan yaklaşık yarım saatlik bir brifing sayesinde herkes kolayca raftinge uyum sağlayabilir. Bu sporda önemli olan kürek çekmektir ancak herhangi bir kas gücüne ihtiyaç yoktur. Çünkü asıl önemli olan ekip arkadaşlarınla uyumlu bir şekilde, doğru zamanda ve doğru yöne doğru kürek çekmektir.


   Her sporda olduğu gibi Raftingde de farklı zorluk seviyeleri vardır. Bu seviyeler 1'den başlayıp 6'ya kadar devam etmektedir. Seviye 1 raftingi ilk kez yapacak olan ve genelde 18 yaş altındaki sporculara tavsiye edilir. Seviyeler arttıkça nehrin akma şiddeti de artmaktadır. Derece 6, en zorlu nehirleri ifade eder. Debisi çok yüksek, akış hızı inanılmaz boyutlarda olan bu nehirlerde, şelaleler ve kayalar gibi sporcuları engelleyecek birçok engel bulunur. Her ne kadar tecrübeye dayalı olmayan bir spor desek bile 6. seviyedeki bir nehirde rafting yapmak çok deneyimli sporcuları bile zorlamaktadır.


   Rafting merkezleri, rafting yapacak olan sporculara dalgıçların da kullandığı neopren elbiseler verir. Bu elbiseler sayesinde sporcular soğuğu hissetmezler. Ancak o adrenalini yaşarken sporcuların aklına pek de soğuk hava ve ıslaklık gelmiyor:)





   Zorluk arttıkça salgılanan adrenalin ve dolayısıyla alınan zevk de o derece artacaktır. Ancak yine de suya düşmek, ıslanmak, bolca su yutmak ve üşümek Rafting'in olmazsa olmazlarıdır, hazırlıklı olun:)








Kaynak: http://www.melencirafting.com/rafting.html

16 Ekim 2014 Perşembe

Orienteering

    Bu haftaki yazımda hakkında çok da fazla bilgiye sahip olunmayan orienteering sporundan bahsedeceğim. Türkçe adıyla oryantiring, zeka ile fiziksel becerinin birleşiminden doğan bir spor dalıdır. Özel olarak çizilmiş çok detaylı bir topografik harita kullanılarak genellikle ağaçlık alan ile ormanda yapılan bir navigasyon sporudur. Bu fiziksel ve zihinsel beceriye dayalı sporda amaç orienteering katılımcılarının, bilinmeyen bir alanda harita ve pusula yardımı ile yönlerini bularak, önceden yerleştirilmiş kontrol noktalarına sırası ile uğrayarak parkuru en kısa sürede tamamlamaktır.







 


 
Uzun süreli tam konsantrasyon gerektiren bu sporda kontrol noktaları girinti, çukur ya da patika kesişimi gibi ayırt edilebilen arazi özellikleri taşır ve haritada daire ile belirtilir. Her kontrol noktası bir numaraya ve katılımcıların doğru kontrol noktasına uğradığını kanıtlamak için zımba ya da elektronik zamanlama ünitesine sahiptir. Katılımcı orienteering boyunca parkurun haritasını, kontrol noktalarının açıklamalarının bulunduğu listeyi ve kontrol kartını yanında taşır.

Orienteering Haritası
    
   

    Her yaştan katılımcının koşarak ya da yürüyerek yapabileceği orienteeringde süratli ve tempolu koşu, hızlı karar verebilme, stres ortamına alışma, harita bilgisi, yön bulma yeteneği ve kendine güven iyi bir orienteering sporcusundan aranacak özelliklerdir.


    Başlıca kurallara bakacak olursak, parkur boyunca yarışmacıların karşılaşsalar dahi birbirlerini takip etmeleri yasaktır. Yarışmacıların birbirlerini izlememesi için genellikle birkaç dakika arayla çıkış verilir. Tüm hedeflere(kontrol noktalarına) ulaşamayan yarışmacılar ise parkur sonunda diskalifiye edilir. Amaç en başta da belirttiğim gibi parkuru en kısa sürede tamamlamaktır.


    Son olarak da orienteering türlerine bakacak olursak, Uluslararası Orienteering Federasyonunun kabul ettiği 4 disiplin vardır. Bunlardan birincisi yürüyerek ya da koşarak yapılan Koşu türü, ikincisi mesafelerin daha çok uzun olduğu Bisiklet türü, üçüncüsü kuzey disiplinli kayağıyla yapılan Kayak türü, dördüncüsü ve en sonuncusu ise hız unsurunun geri plana itilip harita okuma yeteneğinin ön plana çıktığı ve tekerlekli sandalyeli bir yarışmacıyla koşan bir yarışmacının eşit koşullara sahip olduğu özellikle engellilere yönelik Patika türüdür.

   

8 Ekim 2014 Çarşamba

Yedigöller Milli Parkı

   Bu haftaki yazımda bayramda gitme fırsatı yakaladığım Yedigöller Milli Parkı'nın verdiği eşsiz keyiften bahsetmek istiyorum. 

   Yedigöller Milli Parkı, Bolu ilinin kuzeyi ile Zonguldak ilinin güneyinde bulunan 1623 hektarlık ormanlık alandan oluşmaktadır. Batı Karadeniz bölgesinin oldukça engebeli bir yöresinde yer alan parkta irili ufaklı 7 adet doğa harikası heyelan gölleri, zengin bitki örtüsü, şelaleler ve gözlerinizin görebileceği en muhteşem manzaralar bulunmaktadır.Sessiz ve sakin bünyesi, güzel manzaraları, değişik arazi şekilleri, yürüyüş yolları, şelaleleri, çeşitli cinste bitki ve ağaçlarla süslü yamaçlarıyla piknik, dinlenme, fotoğraf çekme, spor yapma ve kamp kurma gibi aktiviteler ev sahipliği yapan parkta ayrıca 1 hektarlık alanda çadırla veya karavanla konaklama da yapılabilir. 


   Öncelikle şunu söylemeliyim ki Yedigöller'e gidiş yolu biraz zorlu. Bolu-Gerede yolunda giderken Yedigöller tabelasını gördükten sonra başlıyor bu zorlu yol. Zorlu dememin sebebi ise otoyol çıkışından sonraki 42 km'nin toprak yol olmasıdır. Yolun toprak olması tabiki sizi yavaşlatıyor ancak etrafınızdaki ağaçların oluşturduğu muhteşem dünyaya dalarsanız o 42 km'nin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz ve tabiki parka ulaşınca karşılaşacaklarınız anında unutturuyor toprak yolun çilesini.




   Parka ulaşınca etrafında patikaların olduğu 7 farklı gölle karşılaşacaksınız. Bunlar Sazlıgöl, İncegöl, Kurugöl, Nazlıgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl'dür. Parkurda kaybolmamak için gitmeden internetten haritasını bulup yanınızda götürmenizde fayda var. Parktaki görevliye sorduğumuzda bize haritalarının olmadığını söyledi, telefondan bakalım dediğimizde de şebekenin olmadığını farkedince biz de kaybola kaybola doğanın tadını çıkardık.


                                                   



    Gittiğim dönemin bayrama denk gelmesi sebebiyle park çok kalabalıktı ve daha çok mangal yapmaya gelen günübirlikçilerle doluydu. Ancak Yedigöller'in tadını çıkarmak istiyorsanız bunu bayram ya da tatil günlerine denk getirmemeye çalışın. Çadırlarınızı alarak veya parkın sağladığı Bungalov hizmetlerinden faydalanarak Yedigöller'in muhteşem doğasını hissedin.



   Önemli Uyarılar:

  • Parka girmeden tüm erzağınızı yanınıza almayı unutmayın.
  • Parkta telefon bazı bölgelerde çekiyor.
  • Altı yüksek arabayla gelmeniz ya da normal arabayla hız yapmadan toprak yolu geçmeniz güvenliğiniz için çok önemli.


2 Ekim 2014 Perşembe

Bungee Jumping İçin En Güzel Yerler

    İnsanın kendini keşfedebileceği bir yerdir doğa. Rahatlayıp, sorunlarından uzaklaşabileceği bir yer. Şehir hayatının koşuşturmacasından kaçmak, doğayı hissetmek ve çokça da heyecan arıyorsanız Bungee Jumping tam da size göre.

    Yüksekliğin ve açının uygun olduğu her türlü kule ve köprüden atlayış gerçekleştirilir. Ülkemizde bu sporun yapıldığı yerler genellikle festival alanları ve bazı tatil yerleridir, yani kalıcı bir platform bulunmuyor ne yazık ki.

    Atlayışta kullanılan ekipmanalara bakılacak olunursa, dünya standartlarında ve son teknoloji kullanılarak Fransa'da üretilen özel Bungee Jumping iplerinin(lastiklerinin) ana malzemesinin dış kaplamasız ''saf latex'' olduğu görülür. Bu iplerin taşıma kuvveti, bir atlayış için gerekli olan taşıma kuvvetinin çok üzerindedir. Atlayış sırasında oluşan esnemeyi, atlayana mümkün olduğunca konforlu hissettirmek ve atlayışın güvenliğini arttırmak amacıyla kullanılacak ip sayısı, atlayış yapacak kişinin kilosuna göre ayarlanmakatadır.

    Bungee Jumping lastiği kopmaz, dünyada birkaç yılda bir televizyona yansıyan Bungee Jumping kazalarını dikkatlice izlediğinizde Bungee Jumping Lastiğinin değil arada bulunan 3 ton çekme kuvvetine sahip perlon ipinin koptuğunu görürsünüz. Genelde Afrika'da görülen bu durum perlonların yıllar boyu değiştirilmemesinden kaynaklanmaktadır.

    Bu kadar teorik bilgiden sonra işte size en güzel Bungee Jumping durakları:

                                      Ledge Urban Bungee, Queenstown, Yeni Zelanda


                                          Kawarau Köprüsü, Yeni Zelanda


                                                     Bhote Kosl, Nepal


Longqing Gorge Bungee, Çin 


                              Victoria Şelaleleri Köprüsü, Zimbabwe ve Zambia Sınırı


                                          The Last Resort, Tatopani, Nepal